6 Eylül 2012 Perşembe

Bebekle Uçak Yolculuğu..


Duru henüz iki aylık olmamıştı ki birlikte ilk uçak yolculuğumuzu yaptık. Sanki son anda çıkabilecek aksilikleri erkenden gidip beklemek çözermiş gibi havaalanına 2 saat önceden gittik, bekledik.. Kulak tıkanmalarına karşı emzik, anne sütü dolu bir biberon, diğer yolculara maksimum rahatsızlık verebilecek renkli ve müzikli oyuncaklarımızla çok hazırdık yolculuğa. Böylesine temkinli olmak kendi içimizde bizi gururlandırmıştı. Çocuksuz bir çiftken, telaşla uçağa binen çocuklu aileleri hatırlayıp plansız olmayacaksın kardeşim, bak bize diyorduk.
Artık uçağa gidelim ağır ağır derken bir hıçkırıkla başlayan aksilikler silsilesi oldu. Hıçkırığı geçirmek için koşa koşa emzirme odasına gittik. Ama sürekli yapılan anonslar Duru'yu tedirgin ediyor, emmiyordu. Tam emmeye karar verdiği anda artık korkudan mı bilmem bir güzel altına yaptı. Problemler bir iken iki oldu. Eşim geldi gitmek lazım dedi. Altı kaka dolu, hıçkıran Duruyla bakakaldık. Gitmeye hiç hazır değildik. 

Aslında eski usüllere çok karşı olan ve sürekli etrafla bu konuda takışan biri olarak hıçkırığı kesme konusundaki eski usülü yani bir çay kaşığı limon suyu vermeyi çok benimsemiştik önceleri. Sonra doktorumuz, aman asitli o, çocuğun boğazı yanar napıyorsunuz deyince, kendi kendimize biraz tuz bir de tekila verelim tam olsun diye dalga geçtik ve hemen vazgeçtik; fakat o anda, ufacık emzirme odasında, anonslar arasında, altı kaka dolu bir bebeyle kaygısız anneliğim tutmuştu ve tek düşünebildiğim nereden limon suyu bulabileceğimizdi. 

Limon mucizesi ve geniş çaplı bir temizlikten sonra uçağa doğru koşmaya başladık.  "Petek ailesi için son çağrı" anonsuyla puset, bebek çantası, kol çantası, kolumuzdan sarkan pike ve paltolarla cevat kelle modunda koşarken anladım ki; bebekle temkinli davranıp herhangi bir yere iki saat önceden gitmenin son dakika aksaklıklarında hiç bir faydası yok!

Duruyla uçak yolcuklarında öğrendiğim başka birşey ise çoğu zaman istenmeyen yol arkadaşı olduğunuzdur. Uçağın koridorunda bebekle ilerlerken oturan insanların surat ifadelerinin kameraya alınması gerektiğini düşünüyorum. Rahat rahat oturup, çayını içip, sandvicini kemirmek sonra belki 5-10 dakika kestirmek varken, zavallı kulakları rahatsız olduğu ve sıkıldığı için sürekli ağlayan ve karşısındakinin üstüne kusma potansiyeli olan bir yol arkadaşı ihtimali önce endişe dolu bir surat ifadesi getirir. Sonra yanlarından pas geçince ancak Jim Carrey'nin becerebileceği hızda bir rahatlama ve derin nefes ifadesine bırakır yerini..  

Duruyla sonraki uçak yolculuklarımız "hijyen" ve hıçkırık açısından problemsiz olsa da 8-15 ay arası her yolculuktan sonra bir daha tövbe bir yere gitmem yeminleri ettirir derecedeydi. Sıkılan ve bulunduğu yeri dar bulan yavru önce biraz olduğu yerde tepişiyor sonra öndekinin saçına sardırıyordu. Önümüzdekinin kel olması problem çıkmayacağı manasına gelmiyordu tabi. Bu sefer de anlamsızca parlayan kafaya çocuğun bir şaplak atası geliyordu. Bunalan kaygısız anne de bu eğlenceye katılmamak için kendini zor tutuyordu..

Uzun bir süre uçağa binmedikten sonra (artık yemin ettiğimizden midir nedir bilmem.. ) Ağustos ayı içerisinde 3 haftada 4 uçuş yapacak bir tatil programı yaptık. Üstelik bunların ikisini babası olmadan Duru ve ben yalnız yapacaktık. 


Yanımıza, kulak tıkanmalarına karşın özenle hazırladığımız atıştırmalıkları, daha uzun süre oynasın diye önceden görmediği yeni oyuncaklarını almamıza rağmen, tırnaklarımı kökünden yiyebilecek kadar endişeliyken, Duru uçakta kendi kendine bir rutin oluşturmuştu bile. Uçağa binilir, ön cepteki dergi ve kartlar okunur ve havalanırken uyunur! İnince de enerji toplanmış ve huysuzluklardan arınılmış bir şekilde uyanılır. Böylece, bavullar beklenirken melek gibi olunur.. 

Uçak yolculuğu sorunumuzu şimdilik hallettiğimizi düşünüyorum; fakat yeni problem şu ki; Duru artık her yere uçakla gitmek istiyor. Hadi bakalım kreşe gidelim diyorum. "Uçağa bincem vuuu" diyor. 



   

Havaalanında beklerden, telefon kulübeleri en iyi dostumuz. 

Güvenlik şeridinden geri koşan ve tekrar tekrar güvenlikten 
geçmemize -görevlilerin bizi ezen ters bakışlarını tahmin edersiniz- neden 
olan Durucuğumu oyalamak için birebir. 

2 yorum:

  1. bayıldım yazına. neden daha once blogunu okumadım bilmiyorum. ilk iki yazını bir nefeste okudum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Yazılar vardı aslında da yeni yeni düzenleyip giriyorum. İki yaş ile başa çıkma kılavuzu bir de Çocuk ve Din geliyor ama toparlayamadım bir türlü

      Sil